Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Er Odur ki Güzel Göre!
Ahmet Tezcan
Er Odur ki Güzel Göre!
06.06.2020 Cumartesi 03:38

Bu sitede, Haber365'te bir hafta önce yazdığım “Süryani Markus'un Şişirilmiş Pazusu” yazısından sonra güzel gelişmeler oldu. Gazeteler, televizyonlar, haber ajansları Mardin'in bir köyünde yaşayan, Kanada'da bilgisayar teknolojisi üzerine önemli bir üniversiteyi burslu kazanan Markus Acar'la söyleşi yarışına girdiler. Bu arada Markus, Çin ve Şili'den kendisi gibi gençlerle oluşturduğu takımla proje geliştirerek CERN'deki bir yarışmada finale kalmıştı. Şimdi bir yandan o yarışmada birinci olmak için çalışıyor, bir yandan söyleşi talepleriyle uğraşıyor, bir yandan da 6 ay sonra başlayacak Kanada'daki üniversite hayatına hazırlanıyor.

Ben onu bir şehir romanı yazmak için gittiğim Mardin'de, Fen Lisesi'nde öğrenci iken tanımıştım. Okulunda verdiğim bir konferanstan etkilenmiş, yanıma gelip tanışmak istemiş, hemen ardından Mardin Büyükşehir Belediyesi'nin Gençlik Merkezi'ne üye olmuştu. Birkaç atölyeye birden yazıldı, Dış Politika Atölyesi'nin Asya ülkeleri üzerine hazırladığı projeye katıldı, ders aldı, makale yazma tekniği öğrendi, bir konu belirleyip sunum yaptı ve atölyenin son sınavını da verip 9 öğrenci ile birlikte Çin'e gitti. İlk yurt dışı gezisi idi bu, Pekin Üniversitesi'nde İngilizce sunum yaptı ve bütün bu faaliyet arasında proje geliştirmeye devam etti.

Markus gibi çok genç var Mardin'de. O şehirde bir yıl yaşadım ve o gençlerden onlarcasını yakından tanıdım. Hemen hepsi de Mardin Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkanı olan Mustafa Yaman'ın açtığı Gençlik Merkezi üyesi idi. Şu an ne kadar oldu bilmiyorum ama geçen yıl Aralıksız Kültür ve Sanat Günleri'ne davet ettiklerinde Gençlik Merkezi'ne üye öğrenci sayısı 13 bin kadardı.

Türkiye'de bir benzeri yok o Gençlik Merkezi'nin. İki yıl önce beni Aliya İzzetbegoviç üzerine bir konuşma yapmam içn davet ettiklerinde görmüş, hayran kalmıştım.

Düşünsenize sabah 8.00'den akşam 22:00'ye kadar açık. Bilgisayardan sinemaya, dış politikadan diksiyona, İngilizce, Rusça, İtalyanca yabancı dil kurslarından üniversite hazırlık sınavlarına, diksiyondan gazeteciliğe ve hatta yamaç paraşütüne varıncaya kadar tamamı üye öğrencilerin talepleri doğrultusunda oluşturulmuş müfredata sahip kurslar veriliyor. Müzik ve sanat atölyeleri ise başlı başına bir okul gibi.

Sanat atölyesi görevlilerinden biri, sayıları dünyada iki elin parmaklarını geçmeyen minyatür kurşun kalem heykeltraşlarından Ramazan Bala. 20 yaşında bir delikanlı. Vali Yaman, bir vesile ile keşfettiği bu genci Gençlik Merkezi'ne alabilmek için babasına günlerce dil dökmek zorunda kalmış. Bütün imkanları önüne sermiş, özel videolar hazırlanmış, minyatür kurşun kalem heykellerinin her birine mercekle görülebileceği cam mahfazalar yaptırıp sergilenmesini sağlamış. Ramazan Bala şimdi sanatına dair konferanslar veriyor, şehir şehir dolaşıyor, sergiler açıyor ve yeni sanatçılar yetiştiriyor.

Müzik atölyesinde görevlendirilen son eğitimcinin İtalya'da sanat eğitimini tamamlamış bir opera sanatçısı Emel Funda Adalı olduğunu söyleyeyim gerisini siz düşünün. Emel öğretmen Mardinli lise öğrencilerine piyano, solfej, şan derslerinin yanı sıra İtalyanca da öğretiyor. Bu arada Gençlik Merkezi'nin aylık dergisi Panik'te yazıyor, internetten yayın yapan MBB Gençlik Radyosu'nda programlar hazırlıyor, Dış Politika atölyesinde öğrencilerin hazırladıkları görsel sunumların İtalyanca çeviri ve seslendirmelerini yapıyor.

O videoları hazırlayan teknik ekibin başında dünya film festivallerinden yüzün üzerinde ödüller kazanmış belgesel yönetmeni Haydar Demirtaş olduğunu da söyleyeyim, biraz daha şaşırın. Haydar Demirtaş, en son Irak'ta tek başına 2 milyona yakın mayını temizleyerek yüzlerce insanı mayın üzerinden kurtaran, bu yüzden iki ayağını kaybeden Hoşyar Ali'yi anlattığı Ayak İzi belgeseli ile onlarca ödül almıştı. Şu günlerde TRT için İran'da çektiği bir belgeselin son hazırlıklarını yapıyor.

Tamamını anlatmaya kalksam, hele son bir haftanın yıldızı olan Markus Acar'dan başlayıp ilgi alanlarında onun kadar başarılı diğer gençleri sıralasam, peşpeşe bir kaç yazı kaleme almam gerekir.

Ayda bir yayınlanan Panik dergisini isteyene ücretsiz gönderiyorlar. İsteyin, tamamı gençlik merkezi tarafından hazırlanan o şahane dergiyi  şöyle bir karıştırın, çok sayıda Mardinli genç yazar ve şairle tanışacaksınız.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bir seçim öncesi miting için geldiği Mardin'de çok kısıtlı bir zaman için Gençlik Merkezi'ni ziyaret edip, gördüklerinden hayli etkilenerek 1,5 saat kalmış, bütün atölyeleri gezmiş, öğrencilerle konuşmuş ve müzik atölyesinde onlarla birlikte Mardin türküleri söylemişti. Oradaki çocukların çoğunun ortaokul ve lise öğrencisi olduklarına inanamamıştı. 

Mardin'i anlatan Abbara-Bir Umudun Masalı adlı romanımı yazarken eşimle birlikte vaktimizin çoğunu Gençlik Merkezi'nde o gençlerle birlikte geçirdik. Şehrin dünyada çok az şehre nasib olan tarihi, kültürel zenginliğini bütün renkleriyle genlerinde taşıyan o çocuklar olağanüstü zeki idiler. Nasıl zeki olmasınlar ki? Her biri günlük hayatlarında en az üç dil konuşuyorlar. Türkçe, Arapça ve Kürtçe ile büyüyorlar. Markus gibi bunlara Süryanice ilave ederek dört dil konuşanlar da var. Bu nedenle ortaöğretim sıralarındaki İngilizce dersleri onlar için çekirdek çitlemekten farksız. O nedenle onlar dil zenginliği bakımından diğer şehirlerdeki çocuklara nisbetle hayata 4-0 önde başlıyorlar.

Gençlik Merkezi'nde nasıl eğitim aldıklarını bir miktar anlatmaya çalıştım. Oradaki kurslara katılarak üniversiteye gittiklerinde de diğer şehirlerden üniversiteye gelmiş olan gençlerden 5-0 önde oluyorlar.

Yani demem o ki; Mardinli Markus şimdiden Türkiye'nin gözbebeği oldu ise, kendi olağanüstü gayreti yanında, arka planda başta Vali Mustafa Yaman olmak üzere Gençlik Merkezi'nin ona sunduğu imkan ve desteğin de büyük önemi var.

Vali Mustafa Yaman'ın Balıkesir Valiliği sırasında tanıdığı Burak Tuzlu isimli Bandırmalı genç yönetiyor Gençlik Merkezi'ni. Vali Bey sadece o merkezi kursun diye Bandırma'dan Mardin'e getirmiş Burak Tuzlu'yu ve binanın dekorundan eğitim içeriğinin oluşturulmasına kadar her konuda bütün yetkiyi vermiş. O da kendisine duyulan güveni boşa çıkarmamış ve bugün ziyaretçi sayısı Mardin Müzesi'nin ziyaretçi sayısı ile rekabet eden Gençlik Merkezi'ni bir nebze anlattığım hale getirmiş. O genç yaşına rağmen benim diyen pek çok idareciye parmak ısırtacak bir olgunlukla yönetiyor Gençlik Merkezi'ni ve gençler Vali Amca dedikleri Mustafa Yaman kadar seviyorlar Burak abilerini.

Şehrin büyüklerinden bazılarının Gençlik Merkezi'nin bu biricikliğinin farkına varmamış olmalarına, lüzumsuz homurdanmalarına rağmen, gençler yetiştikleri ortamın öneminin farkında hamdolsun. Orada kazandıklarının yarın açacağı kapıları şimdiden görüyor gibiler. O yüzden çaydan espressoya, latteden gazoza kadar bütün içeceklerin ücretsiz olduğu, satranç, masa tenisi ve bilgisayar oyunu oynayabilecekleri, hiç bir siyasi ve ideolojik baskı hissetmeden, hiç bir ayırıma tabi tutulmadan özgürce vakit geçirebilecekleri Gençlik Merkezi'nde 10 bine yakın kitabın bulunduğu kütüphaneyi ve derslikleri bir dakika bile boş bırakmıyorlar.

“Yahu o kadar netameli günlerden geçerken şimdi bunları anlatmanın ne alemi var Amedbaba?” dediğinizi duyar gibiyim.

Demeyin!

Bu kadar itiş kakışın, yalanların, kumpasların, ayak oyunlarının, pespayeliğin, paçozluğun, sövüş sayışların ve Corona gibi bir illetin tam ortasında olağanüstü güzelliklerin de yaşanabiliyor olduğunu anlatmaya çalışıyorum.

Çetin Altan olsam üst perdeden “enseyi karartmayın” der geçerdim.

Demiyorum!

Açın bakın, gidin görün, Cumhurbaşkanı'ndan bakanlarına, Sinan Canan'ından Erol Göka'sına siyaset ve bilim insanlarının hayranlığını celbeden Gençlik Merkezi'nin çalışmalarına göz atın, o gençlerle tanışın!

Yedi satır yukarda saydığım netamelerin ne kadar önemsiz, yersiz, akılsız ve yakışıksız olduğunu farkedecek ve belki son dört aydır ilk defa samimi bir şekilde rahat nefes alıp şükür edeceksiniz!

Kötüyü her göz görür.

Er odur ki, güzel göre, güzeli göre!

Kötülüğü değil, iyiliği, çirkin olanı değil, güzel olanı çoğaltmak marifet!

O marifet potansiyeli fazlasıyla var bizde, Mardin sadece küçük bir örneği!

Hamdolsun Leylâ!