Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Transatlantik Ä°liÅŸkilerin Tarihi ve GeleceÄŸi
Hasan Birgül
Transatlantik Ä°liÅŸkilerin Tarihi ve GeleceÄŸi
23.11.2020 Pazartesi 14:55

Yalta Konferansından sonra uluslararası kamuoyunda yeni bir gerilimin ufukta olduÄŸu izlenimi ayyuka çıkmıştı. Ä°nsanlık zaten yıkıcı bir savaÅŸ ortamından kurtuluÅŸ çareleri aramaya baÅŸlamıştı. Bir daha yıkıcı savaÅŸların olmaması için düÅŸünceler ve yorumlar oluÅŸmaya baÅŸlamıştı. Özellikle yıkımın en yoÄŸun olduÄŸu Kıta Avrupa’sında görüÅŸler ve düÅŸünceler yoÄŸunlaÅŸmıştı. Avrupa Ä°kinci Dünya Savaşı sonunda ciddi açıdan büyük tahribat yaÅŸamıştı. SavaÅŸ boyunca yaklaşık kırk milyon insan yaÅŸamını yitirmiÅŸti. Bunun yarısından fazlası ise Avrupa’da hayatını kaybetmiÅŸti. Avrupa’da ölen insan sayısı ekonomik, sosyal ve siyasi yapıyı alt üst etmesi bakımından yetecek kadardı. Fakat savaşın ortaya koymuÅŸ olduÄŸu tahribat insanların ölmesi ve sakat kalmasıyla sınırlı deÄŸildi. Özellikle; Avrupa’da köprüler, yollar ve su kanallarının büyük bölümü tahrip edilmiÅŸti. Zirai alanlar yok edilmiÅŸ, fabrikaların çoÄŸu kullanılamaz hale gelmiÅŸti. Ayrıca kalifiye iÅŸgücü azalmış ve savaÅŸ insanları yerlerinden göç ettirerek, ülkelerin mültecilerle dolup taÅŸmasına sebep olmuÅŸtu.

AB-ABD iliÅŸkileri transatlantik ortaklık olarak adlandırılmaktadır. Transatlantik iliÅŸkiler, Atlantik Okyanusu’nun iki yakasında, genellikle Amerika BirleÅŸik Devletleri ve Avrupa devletleri arasında, ortak çıkar ve deÄŸerlerin varlığıyla düzenlenen kurumsal iliÅŸkileri betimlemek için kullanılan bir sistemdir. 20. Y.Y ’da genellikle tüm transatlantik iliÅŸkilere birleÅŸme sebebiyeti doÄŸuran Sovyet baskısı ve tehdidi, ABD’nin Batı Avrupa ekonomileri üzerinde özellikle Ä°kinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın yeniden inÅŸası ile baÅŸlayan ve ilerleyen dönemde görece ile kurumsallaÅŸan etkisi ve nihayetinde Atlantik’in iki yakasındaki çıkar gruplarının ve siyasi seçkinlerin birlikte çalışma eÄŸilimleri,  Ä°kinci Dünya Savaşı sonrası dönemde, söz konusu iliÅŸkileri bir arada olmasını saÄŸlayan bir durum olarak anlatabiliriz. Bu konu aslında uzun soluklu süreçlerde tartışılan bir konuydu fakat ABD BaÅŸkanlık seçimleri sonrasında, Biden ’ın ABD dönüyor açıklaması gözleri Trans-Atlantik iliÅŸkilere çevirdi.

Biden Döneminde Yeni Stratejiler

ABD’ nin yeni seçilen BaÅŸkanı Joe Biden, Trans-Atlantik iliÅŸkilerin nasıl bir sistem izleyeceÄŸine dair yorum yapmadan önce, Donald Trump’ın sistemine bakmamız lazım. Ä°lk olarak Ä°kinci Dünya Savaşını takip eden dönemde ABD, Ä°ngiltere ve Almanya gibi büyük Avrupa ülkeleriyle özel birer iliÅŸki biçimi kurduÄŸunu anlatmalıyız. Bu ülkeler dışında ABD, diÄŸer Avrupa ülkeleriyle da genel olarak pozitif iliÅŸkiler yürütmüÅŸtür.  1950’lerde temel çalışmaları atılan ve bugün Avrupa BirliÄŸi’ne dönüÅŸen bütünleÅŸme sürecine her daim ciddi anlamda destek vermiÅŸtir. Aynı ÅŸekilde taraflar ortak tehdit Rusya’ya karşı güvenliÄŸin temini adına NATO etrafında bir araya gelmiÅŸ ve ortak savunma ilkesi adı altında toplanmıştır. Karşılıklı güvene dayalı olarak uzun yıllar devam eden Trans-Atlantik iliÅŸkiler, Donald Trump’ın ‘’Önce Amerika’ ’stratejisi sebebiyle bazı noktalarda ciddi hasar görmüÅŸtür. Trump’ın sansasyonel açıklamaları Trans-Atlantik güvenlik mimarisinin merkezinde yer alan NATO’yu eskimiÅŸ bir sisteme benzetmesini yapınca tam olarak da Rusya’nın sert politikalar izlediÄŸi bir dönemde birçok Avrupa ülkesinde güvenlik endiÅŸeleri hat safhaya çıkarmıştır. Trump bununla da kalmayarak bir adım daha atarak Almanya gibi düÅŸük savunma bütçesine sahip Avrupa ülkelerinin yıllık savunma harcamalarını en az yüzde ikiye çıkarmamaları durumunda NATO anlaÅŸmasında yer alan ortak savunma taahhüdüne uyulmayacağını net olarak belirtmiÅŸtir. Bu geliÅŸmeler hem Atlantik’in doÄŸu yakasında ciddi güvenlik endiÅŸelerine yol açmış hem de ABD’ye duyulan güveni en derin noktada sarsmıştır. Bunların dışında Trump döneminde iki taraf Ä°ran ile varılan nükleer anlaÅŸma ve Paris iklim anlaÅŸması gibi daha birçok konuda uzlaÅŸmazlıklar ortaya çıkmıştır. ABD’nin 46. BaÅŸkanı Biden dönemine dair ÅŸimdiden olumlu bir havanın oluÅŸtuÄŸunu görebiliyoruz. Joe Biden dış politikada Avrupa ülkeleriyle iliÅŸkilere dair pozitif bir ajandaya sahip olmasından ötürü özellikle Avrupa’daki Trans-Atlantikçi kesim tarafından olumlu beklentiler ortaya çıkmıştır. ABD’nin yeni BaÅŸkanı Joe Biden ‘ın baÅŸkanlık döneminde özellikle ticaret, güvenlik, iklim gibi konularda Avrupa açısından daha pozitif bir döneme girilmesi beklenmektedir. Seçim zamanı hatta sevinç gözyaÅŸları döken Avrupa’lı siyasetçiler bile olmuÅŸtur. Avrupa siyasi ve stratejik açıdan baktığımızda Rusya’ya karşı ABD’yi dört gözle bekliyor diyebiliriz saygı deÄŸer okurlar. Trump ’tan sonra Amerikan seçiminin en büyük kaybedeninin Ä°ngiltere olduÄŸu gözlemlenmektedir. Trump, Brexit’e destek vermiÅŸti. Boris Johnson’a hızlı bir ticaret anlaÅŸması yapmayı bile teklif etmiÅŸti. Biden ise Ä°ngiltere’nin AB’den ayrılmasına karşı olduÄŸunu anlayabiliyoruz. 20 Ocak Yemin töreninden sonra yeni bir dönem baÅŸlayacak ondan önce ihtimaller üzerine gitsekte, AB’nin yeni ABD BaÅŸkanından oldukça umutlu hatta; Avrupa BirliÄŸi Dış Ä°liÅŸkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Joe Biden ‘ın ABD'nin yeni baÅŸkanı seçilmesi hakkında, "Bizi hasım olarak görmeyen veya AB'nin ABD'den faydalanmak için kurulduÄŸuna inanmayan bir ABD BaÅŸkanı ile çalışma ÅŸansından memnuniyet duyuyoruz." ifadesini kullandı. Ä°lerleyen dönemlerde parçalanmaya yüz tutmuÅŸ ittifakın yeni seyrini göreceÄŸiz. Biden gerçekten de AB’nin Rusya’ya karşı bir umudu mu olacak yoksa hüsranı mı bu konuyu hep birlikte takip edeceÄŸiz saygı deÄŸer okurlar.