Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Selefiler Batı İstihbarat Servislerinin Kontrolünde
Hasan Mesut Önder
Selefiler Batı İstihbarat Servislerinin Kontrolünde
02.12.2020 Çarşamba 12:20

 Televizyon programlarının gündemini meşgul eden Selefi dernekleri meselesi, sunuluşu itibari ile bir güvenlik zaafı olarak algılanıyor. Ancak   en amatör güvenlik aygıtı bile, eğer kasıt yoksa, toplumun bir katmanında yaşanan kaynamaya gözünü kapatmaz. Türkiye’de Selefiliğin artışının teolojik kökeninin neler olduğu hususunu, ilahiyat uzmanları daha doğru tespit edeceklerdir. Ancak olaya güvenlik ve istihbarat boyutu ile bakacak olursak Suriye iç savaşı için eleman devşirmek için organizasyonlar kuran yabancı istihbarat servislerinin   yarattığı zemin olduğun söylenebilir. Bu ifadeyi   açmak için somut bir örnek vermek yararlı olacaktır. ABD Irak’ı işgal ettikten sonra şer ekseni olarak ilan ettiği ülkelerden biri olan Suriye, ABD’yi Irakta zorlamak için   bu yöntemi kullanmıştır. Suriyeli General Ali Memluk’ün planladığı bu operasyona göre; Suriye’de radikalleşmeye eğilimli kitlelerin Muhaberat elamanı imamlar aracılığı ile ideolojik olarak eğitilmesi planlanmış ve bu bağlamda binlerce Suriyeli Camilerde Muhaberat imamları tarafından yetiştirilmiştir. Bu yetiştirilen isimlerden en önemlisi, kamuoyunun çok iyi tanıdığı El Nusra liderlerinden olan Muhammed Culani’dir. 2003 yılında Culani’nin Muhaberat’ın Irak’a militan transferi görevini yürüten bir isim olduğu bilinmektedir. İstihbarat örgütlerinin etkisi ile inşa edilen bu tarz yapıların dönemsel etkinliği olsa da, toplumun dini ve ideolojik köklerinde bir karşılık yoksa bu akımların kalıcı olması zordur.  Ancak marjinal  de olsa belli bir süre, bu tarz  örgütlerin  varlık göstermesi ihtimal dahilindedir. Türkiye’deki Selefiliğin görünürlüğünün arttığı ve Selefileşmenin oran olarak arttığını belirten çeşitli çalışmalar kamuoyunda paylaşıldı. Ancak bu yorumun Türkiye’de kalıcı olması, ülkemizin dini ve ideolojik köklerine baktığımızda mümkün görünmemektedir. Neden bu oranda   dernekleştikleri ve kamuoyunda görünürlüklerinin arttığı hususu ise olayın güvenlik boyutunda gizli… En amatör güvenlik servisleri bile toplumun bir kesiminde yaşanan kaynamaya karşı gözünü kapatmaz. Bütün süreçleri izler ve buna karşı önlem alır. Eğer suç oluşmamışsa, adli olarak yapılacak bir şey yoktur. İnsanların bir dini yoruma inanması elbette suç değildir. Ancak toplumsal güvenlik açısından bakıldığında, toplumun dini dokusunu dejenere ettiği için ulusal güvenlik tehdidi olarak ele alınması gerekir. Türkiye’deki Selefileşme meselesi, toplumsal köklere dayanan bir durum değil, yabancı istihbarat örgütlerinin ciddi emek ve para harcayarak  Suriye’de savaşacak eleman temin etmek için yarattıkları  ideolojik örtü olduğunu söylememiz gerekir. Kanada istihbaratına çalışan yerel bir hücrenin Avrupa’dan gelen IŞİD sempatizanlarını Suriye’ye gönderdiği kamuoyuna yansımıştı. Basına yansıyan bu küçük bir bilgi bile, Kanada gibi bir ülke, Türkiye’de bu tarz faaliyetlerin içinde ise başka etkili  servislerin nasıl organizasyonlar kurduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Güneydoğu illerimizde Selefiliğin yükselmesinin diğer bir nedeni ise PKK’nın domine ettiği, siyasal alanda nefes alamayan  ve kendine uygun temsil bulamayan kitlelerin memnuniyetsizliğini bu  dini yorumla dışa vurması şeklinde de okunabilir.  Sebep ne olursa olsun, Türk istihbarat ve güvenlik birimlerinin bu meseleyi hassasiyetle takip ettiğinden emin olunması gerekir. Güvenlik aygıtları, toplumun kültürel ve dini dokusunu bozan her zararlı akımla mücadele eder. Yabancı servisler tarafından bir şekilde etki altına alınmış ve   radikalleştirilmiş unsurların hepsinin teker teker takip edilmesi oldukça külfetli bir iştir. On binlerce sempatizan veya yalnız kurt eylemcisini teknik imkanlarla veya insan kaynağı ile izlemek oldukça zordur. Onun yerine, bu kitlenin daha dolay izlenebilmesi ve kısmen etki altına alınabilmesi için görünür olması sağlanır.  Nasıl mı? Söyle açıklayayım: Bir arı kolonisi düşünün, dağınık bir şekilde ne yapacağı belli olmayan on binlerce arı ,bir ana arının himayesinde  bir kovana koyduğunuzda    kontrol altına alınır . Buradaki kovan dernekler, arılar ise bu dini yoruma sempati duyan kitlelerdir. Derneklerin, yasalar doğrultusunda faaliyet göstermesi zorunludur. Bu bakımdan birbirinden bağımsız hareket eden kitleleri bir hiyerarşi içinde hareket etmeleri için dernekleşmelerini sağlamak, bir mücadele yöntemidir. On binlerce kişiyi dernek mekanizması üzerinden izlemek; yer altında yasa dışı çalışmasını engellemek, oldukça doğru bir mücadele yöntemidir. Bir yerde bir zemin varsa, bunu örgütleyip, görünür olmasını sağlamak devletin o zemine nüfuz edebileceği anlamına gelir. Devletler toplumdaki memnuniyetsiz kesimleri görünür kılmak sistemin içine çeker. Bu durumu güvenlik zafiyeti olarak algılamak doğru değildir. Çünkü kitleler koyulan kurallara göre hareket etmek zorundadır. Belirlediğiniz kurallarla oynamaları sağlandıktan sonra kurallara riayet etmeleri için etkili hakemlik yapmak da adli mercilerin işidir. Bu derneklerin hepsi devletin kovanları, bu gelişmelere böyle bakın derim.