İstanbul Boğazı'nda bulunan tekneler hiçbir yere işgaliye
ücreti ödemiyor ancak elektrik ve su saatleri bulunuyor. Kaçak konumda olan bu
tekneler, saatleri sayesinde elektrik ve su kullanıyor.
BOĞAZ’DAKİ TEKNE VE YATLAR GÖRÜNÜME ZARAR VERDİ
Beşiktaş'tan Sarıyer'e kadar uzanan, Kuruçeşme, Arnavutköy
ve Bebek sahiline demirleyen tekneler doğal görünüme set çekiyor.
Boğaz keyfi yerine tekne manzarası izlemek zorunda kalan
çevre halkı ve İstanbullular ise durumdan şikâyet ederken, teknelerin çevreyi
ve denizi kirlettiği ise verilen bilgiler arasında.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ise bu durumu düzeltmek için
faaliyete geçti.
KIYI HEP ATIK DOLU
Bebek'te yaşayan Tanya Şirin, ‘Vatandaşla deniz arasına bir
şey girmemeli, birebir yakın olmalıyız denize. Çevre kirliliği de oluyor. Her
tarafımız denizle çevrili ama son derece kısıtlı.’ diye konuştu.
Bir diğer Bebek sakini Erman Kürkçü, ‘Çok kapatıyorlar.
Denizi göremiyoruz. Etrafı da kirletiyorlar. Kıyıya bakın hep artık dolu.
Nerede eski boğaz. Görüntüyü engelliyor’ dedi.
VERGİ ALINIYOR BİLİYORDUK
Eşi ile birlikte Bebek Sahili'nde oturan Gülcan Aytekin, ‘Burada
45 sene evvel denize girerdik. Şu hale bak şimdi denizi görmüyoruz, çok
rahatsızız. Biz zannediyorduk kaçak değil, bunlardan vergi alınıyor, işgaliye
alınıyor zannediyorduk ama değilmiş’ şeklinde belirtti.
ŞİMDİ İSTAVRİTLER BİLE PARMAK KADAR
Eşi Cevat Aytekin ise ‘boğazı göremiyoruz, biz buna her zaman
karşıyız, zabıtalara söylüyoruz, mahallemizin muhtarına söylüyoruz ama maalesef
bugüne kadar bir girişim görmedik. Şimdi belediye diyorlar, belediye bunlara
neden elektrik ve su veriyor? Vermesinler. Milli Emlak'ın olduğunu söylediler,
Milli Emlak ve belediye arasında bir mutabakat sağlanmalı. Bunların
kaldırılması lazım. Hisar'dan sonra yok. Bebek, Arnavutköy, Kuruçeşme… Ben 45
senedir burada oturuyorum. Deterjanlarla tekneleri yıkıyorlar, boğazda balık
kalmadı görüyorsunuz. Biz 10 sene evvel boğazda 20'li çapari atardık 18-16
balık gelirdi. Şimdi istavritler bile parmak kadar. Boğazı o kadar kirlettiler
ki; ne balığımız kaldı, ne bir şeyimiz’ eleştirilerini dile getirdi.