İstanbul İçin 'Zemin Sıvılaşması' Uyarısı!

Muhtemel İstanbul depreminde en büyük tehlikelerden birinin zemin sıvılaşması olduğunu ifade eden uzmanlar, dolgu yerlere ve sahil yollarına işaret etti. Uzmanlar, 'Dolgu alanlarını doğa tekrar geriye alır' ikazı yapıyor

11.11.2020-14:03 - (Son Güncelleme: 11.11.2020-14:01) İstanbul İçin 'Zemin Sıvılaşması' Uyarısı!

Zemin sıvılaşması suya doygun zeminlerde belirli aralıklarla meydana gelen sarsıntılar esnasında, zeminin taşıma kapasitesini yitirerek üstündeki binaların toprağa gömülmesine veya yana yatmasına ve yüzeyindeki sıvının da yukarı çıkmasına deniliyor. Türkiye'de yüzey sıvılaşmasının emsali, 1999 yılındaki depremde Gölcük'te meydana gelmişti.

Jeofizik uzmanı Dr. Oğuz Gündoğdu, dolgu bölgeleri ile sahil yolları ve Avcılar'ın yüzey sıvılaşması meselesinde tehlikeli olduğunu ifade ediyor. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna da, 'Bu dolgu alanının üzerine yapılan yollarımız var, bunlarda da sıkıntılar olabilir, diye düşünüyoruz. Genelde dere ağızları, zamanında dere yataklarının döküldüğü yerler zamanla alüvyon tabakasını oluşturduğu için buralar kumlu tabakadır, kumlu zemindir. Yeraltı seviyesi de yüksek olduğu için buralar bir miktar risklidir' diye konuştu.

 

'Su seviyesi yüksek olan yerlerde bilhassa kumlu zemin, alüvyon zemin olan yerlerde bir deprem anında zeminin taşıma kapasitesi sıfıra iner' ifadesini kullanan İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna, şu ifadeleri kullandı:

'Biz buna bilimsel olarak sıvılaşma deriz. İlk başta normalde zemine bakarsınız, zemin üzerinde bina vardır, gezebilirsiniz, yürürsünüz bir şey olmaz. Ama bir deprem anı yatay bir hareket, titreşim, olduğu zaman bu cins zeminlerde zemin o an, o süre içinde birden taşıma kapasitesini kaybeder. Kaybettiği zaman binalar ya oturuyor, zemine gömülüyor veya binanın içinde ağırlık merkezi durumuna göre denge durumuna göre sağa, sola, öne, arkaya doğru yatıyor. Bu tür zeminlere 'sıvılaşabilen zeminler' diyoruz. Çocuklarımız plajlarda kumla oynarlar, ellerinde bir kovaları vardır. O su ve kumla dolu kovada ıslak bir kum tabakasıdır. Bunu salladıkları anda ne olur? Kovayı salladığınız anda su yukarı çıkar, kumlar aşağıdadır. İşte sıvılaşma budur. Bu hemen hemen her yerde, her yöre olabilir ama İstanbul'un bütünü için bunu söyleyemeyiz. Bilhassa alüvyon tabakaların olduğu yerlerde, kumlu zeminlerin olduğu yerlerde, yer altı seviyesi yüksek olan yerlerde deprem anında sıvılaşma riski vardır.'

Nusret Suna, şu ifadelere yer verdi:

'Yolları düşünelim, sahil yolları, dolgu yapılan yollar, dolgu zeminlerde risklidir. İstanbul'un Anadolu Yakası'nda bir tane dolgu alanımız var büyük, bir de Avrupa Yakası'nda büyük dolgu alanımız var. İşte bunlar deprem anında bu dolgu alanları da taşıma kapasitelerinde zayıflığa uğrar yani buralar da risklidir. Gölcük depreminde bir miktar tsunamiyle birlikte, tam anlamıyla tsunami olmasa da orada dalgaların gel git hareketi ve o dolgu alanını doğa geriye aldı. Değirmendere bölgesinde o çay bahçelerini olduğu gibi aldı. Aynı şekilde İstanbul'daki yapay olarak yapılan dolgu alanları deprem anında hasar alacak yani kesindir bu. Doğa bunu geriye alır. Bu dolgu alanının üzerine yapılan yollarımız var, bunlarda da sıkıntılar olabilir diye düşünüyoruz. Genelde dere ağızları, zamanında dere yataklarının döküldüğü yerler zamanla alüvyon tabakasını oluşturduğu için buralar kumlu tabakadır, kumlu zemindir. Yeraltı seviyesi de yüksek olduğu için buralar bir miktar risklidir. Sahil şeridindeki boylu boyunca yollara sıvılaşma olabilir diyemeyiz. Oralardaki durumlar farklıdır. Sahildir ama alt tabakası kayalıktır, sert zemindir. Oralarda beklenen bir tsunami sıkıntı yaratabilir. Ama dolgu alanı ise tümüyle sonradan doldurulan bir alandır buralarda risk vardır.'

Dr. Gündoğdu da İstanbul'daki binaların zemin sıvılaşması faaliyetlerine işaret ederek şu açıklamada bulundu:

'Binaların büyük çoğunluğunun zemin çalışmaları bu anlamda yapılmış değildir. İstanbul için riski artırmıştır bu. Bu zemin sıvılaşması depremde bir risk oluşturuyor, deprem dalgalarını büyütüyor veya binaların ağırlık dengesini bozuyor, yana doğru, sağa sola doğru yıkılmasını sağlıyor.'

Oğuz Gündoğdu, İstanbul'un zemin sıvılaşması hususunda tehlikeli bölgelerini ise şu şekilde sıraladı: 

'Avcılar bu konuda riskli, heyelanlı ve iyi bir zemin değil. Ataköy'ün bazı kesimleri riskli, dereye yakın olan kısımları riskli. Hatta bir mahalleyi depremden sonra yeninden yaptılar Ataköy'de. Bunun dışında devletin bu işe el atması lazım. Numune yaptırmaktan kaçınıyor insanlar. 1999 depremi bizim için bir ölçü. 99 depreminde ne yol kaldı ne bir şey kaldı. Sahil şeridi parça parça denize döküldü. Adapazarı'nda binalar önemli bir hasara uğradı. Şu anda bu durumdayız. Şu anda 99'un şartlarından bile kötü bazıları. İstanbul'da yollar çökmeye mahkum. Muamelesi iyi yapılmazsa, tekrar elden geçirilmezse bazı kısımlarda çökme olacak. Sahil yolu üzerindeki bölgelerde çökme olacaktır, bunu bekliyoruz, buraları riskli alanlar.'

DNC Medya
DNC Medya
bilgi@haber365.com.tr
YORUM YAZ..

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Modal