16.04.2022-12:08 (Son Güncelleme:16.04.2022-13:45)


1

Belirtilerin de kimi zaman yaşa bağlı sorunlar olarak görülüp önemsenmediğini kaydeden Prof. Dr. Can Üstündağ, “Oysa bu belirtiler durumun ne kadar acil olduğunu gösteriyor. Çünkü hızlıca tedaviye başlanmazsa kalıcı görme kaybı gelişebiliyor. Erken belirti vermeyen açık açılı glokomda ise görme alanı yavaş yavaş daraldığı için kişi genellikle hastalığın farkında olmuyor.



2

Görme kaybı geliştiğinde glokom tedavisi maalesef yeniden görmeyi sağlamıyor” ifadelerini kullandı. Belirti göstermeyerek kalıcı görme kaybına neden olabilen kronik açık açılı glokomdan korunmak tam olarak ne yapmalıyız? Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Can Üstündağ, yıllık göz muayenesinin ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, şu uyarıları yapıyor: “Her hastalıkta olduğu gibi glokomda da bir risk grubu var. Ailesinde glokom hikayesi olanlar, düşük ya da yüksek tansiyon hastaları, miyop sorunu olanlar, göz yaralanması geçirenler, uzun süreli kortizon kullananlar, migreni olanlar ve diyabet hastaları bu grupta yer alıyorlar. Bu kişilerin her yıl göz muayenesi olması gerekiyor. Risk grubunda olmayan kişilerin de yıllık göz muayenelerine 40 yaşından sonra başlamaları çok önemli.”



3

Göz muayenesinde glokom tanısı için tonometre adı verilen bir aletle göz içi basıncı ölçülüyor. Muayenede hastanın göz dibine bakıldığını ve sinirlerin incelendiğini anlatan Prof. Dr. Can Üstündağ, “Eğer gerek görülürse görme siniri ve sinir lifi tabakasının incelenmesi için daha ileri tetkikler de uygulanabiliyor.” diye bilgilendiriyor.



4

Glokom tedavisi, hastalığın seyrine göre “damla, ilaç ve cerrahi” yöntemleri üzerinden ilerliyor. Sık rastlanan açık açılı glokomun başlangıç tedavisinde damlaların kullanıldığını anlatan Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Can Üstündağ, şu bilgileri veriyor, “Tedavide amaç; gözün içindeki sıvı üretimini azaltmak, bunun yanı sıra kanallardan da sıvı çıkışını artırmak, böylece göz tansiyonunu düşürmek ve göz sinirine olası hasarı engellemek. Damla tedavisinin yeterli olmadığı ya da görme siniri hasarının damla tedavisine rağmen ilerlediği durumlarda lazer ve cerrahi yöntemler kullanılıyor. Tüm bu yöntemler ne yazık ki kaybedilen görme alanını geri getiremiyor. Yani tedaviyle ancak mevcut görme yetisi korunabiliyor ve hasarın ilerlemesi önleniyor.”



5

Glokomun kriz tiplerinde başlangıçta lazer tedavisi kullanıldığını daha sonra ilaç ve cerrahi yöntemlere başvurulduğunu dile getiren Prof. Dr. Can Üstündağ, “Doğuştan göz tansiyonu görülen durumlarda ise ilk tercih çoğunlukla cerrahi oluyor. Cerrahi yöntem yetersiz kalırsa tedaviye ilaç ile devam ediliyor” ifadelerini kullanıyor. Glokom yetişkin hastalığı gibi görünmekle birlikte bebeklerde de ortaya çıkabiliyor. Özellikle iri gözlü bebeklerin glokom riski açısından kontrol edilmeleri gerekiyor.



6

10 binde bir rastlanan doğumsal glokomun yanı sıra yaşamının ilk yıllarında katarakt ameliyatı geçiren çocukların da risk altında olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Can Üstündağ, “Bebeklerin gözleri elastik olduğu için, basınç yükseldiği zaman göz küresi büyümeye başlıyor. Bu nedenle iri gözlü oluyorlar. Aileler çocuklarının gözlerinin iri olduğunu fark ettiklerinde mutlaka uzmana başvurmalılar” sözleriyle cümlelerini sonlandırıyor.



7



8

DNC Medya
DNC Medya
bilgi@haber365.com.tr

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR