Nisan ayında 9 yaşındaki oğlunu toprağa veren ebru şallı, sosyal medya hesabında duygusal bir paylaşımda bulundu.
Nisan ayında 9 yaşındaki oğlunu toprağa veren ebru şallı, sosyal medya hesabında duygusal bir paylaşımda bulundu.
Ebru şallı, oğlu pars ile mutfakta verdikleri bir pozu ınstagram sayfasında yayınladı. evladını toprağa vermenin acısını yaşayan şallı, paylaşımının altına şu notu ekledi:
“mutfaklar bomboş artık. dünle beraber gitti, cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait, şimdi yeni şeyler söylemek lazım. rumi, ponçiğin istediğini yerine getireceğim. bugün biraz idare edin beni böyleyim”
Ebru şallı’nın yürek burkan paylaşımı, çok sayıda sosyal medya kullanıcısı tarafından yoğun ilgi gördü. kısa süre içinde binlerce beğeni alan paylaşıma, demet şener, nilgün belgün, özge ulusoy, ayşe arman gibi isimlerde yorum yaptı
Demet şener, yakın dostu ebru şallı’ya şu yorumu yazdı: “ne yazılır ki buna ne söylenir ki sana. güzel yüreklim, sana hep sımsıkı sarılıp yanındayım demekten başka...
Seni çok seviyorum ve hep senin için dua ediyorum. yarın yine yanındayım yine seninle ağlayacağız ve ben hep senden ponçiğini dinleyeceğim...”
İşte acılı anne ebru şallı’nın 9 yaşında toprağa verdiği oğlu pars tan ile yaptığı o paylaşım…
Pars'ı kaybettiği günü anlatmıştı
Ebru şallı oğlunun vefat etmesinin ardından ilk kez konuşmuş ve pars'ı kaybettiği gün neler yaşadığını anlatmıştı. şallı, 'sürekli hastaneye gidiyorum ama içeri giremiyorum, kapıdan konuşup, geliyorum. zaten "gelmeyin, korona var, risk almayın!" diyorlar, "biz, sizi sürekli haberdar edeceğiz!" ve sonra o son gün… nasıl bir huzursuzluk içimde… tarifi olmayan bir duygu… kalbim sıkışıyor. yoğun bakımı arıyorum, arıyorum, açmıyorlar… içimde bir alev yanmaya başladı.
"yoğun bakım açmıyorsa, birine bir şey oldu… demek ki müdahale var ki, açamıyorlar!" diye düşünüyorum. 8 kere aradıktan sonra bir hemşire açtı telefonu, hemen doktora verdi. biz de sizi arayacaktık. lütfen hastaneye gelin. pars'a kalp masajı yapıyoruz. bunlar olabiliyor, biliyorsunuz… gelebilirsiniz, hemen gelin!" dedi.
Ben birden ağlamaya başladım. korkunç bir şekilde. sarsıla sarsıla. uğur'la birlikte uçarak hastaneye gittik. harun da geldi. orada öğrendim acı haberi… ponçik'imiz, bizim minik kahramanımız iki yıl mücadele etti, gerçekten bu hastalığa direndi… her şeyi yaptı, sonuna kadar savaştı… ama olmadı… sonunda kalbi dayanamamış! durmuş! 35 dakika kalp masajı yapmışlar… nafile! yavrumuzu geri getiremediler…
Melek gibi uyuyordu orada. böyle bir güzellik olamaz. 5 gün görmemiştim, 5 günde o kirpikler, saçlar, kaşlar uzamıştı sanki. o güzel yüzü pespembeydi, o kadar güzeldi ki… bir melek gibi, inanılmaz huzurlu uyuyordu orada… elleri gamzeliydi oğlumun, çok tatlıydı ellerindeki gamzeler… ellerinden öptüm onu… sıkı sıkı sarıldım, kokladım… harun, giremedi. uğur girdi, benimle birlikte… sonra o da duramadı, çıktı… ben kaldım. sarıldım, sarıldım, öptüm… uyanacak gibiydi.' demişti.