Dert Döviz Veya Faiz Değil İstikrar Olmalı

Son günlerde gündemi sıkça meşgul eden konulardan iki şüphesiz döviz ve faiz. Peki reel sektör için döviz ve faiz oranları bu kadar önemli mi?

19.11.2021-12:49 - (Son Güncelleme: 21.11.2021-11:35) Dert Döviz Veya Faiz Değil İstikrar Olmalı

Rabia Uzunağaç |Özel Haber

Vatandaşın son zamanlarda gündeminde şüphesiz döviz kurları var. Hızla yükselen döviz ithalata dayalı bir üretim ve tüketim düzeni olan Türkiye’yi bir hayli zorluyor. Döviz kurlarındaki volatilitenin (iniş ve çıkışlar) arttığı son dönemlerde üreticiler ve satıcılar ürünleri fiyatlamada oldukça zorlanıyor. Özellikle nihai tüketici ile ürünleri buluşturan bir çok market bir günde birden fazla kez etiket değiştirmek zorunda kalabiliyor.

YATIRIMCILAR FAİZE DEĞİL FİYAT İSTİKRARINA BAKAR

Ürün ve hizmet fiyatlarındaki bu hızlı değişimler reel sektör içerisindeki alış verişi bir hayli zorluyor. Hızla artan döviz kuru bir çok firmayı finansal açıdan zor durumda bırakabiliyor. Üreticilerin ithalata dayalı ham madde fiyatlarındaki hızlı artışa ayak uydurması neredeyse imkansız hale geliyor. Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde yüksek faiz ve döviz kurundan daha önemli bir şey ön plana çıkıyor; fiyat istikrarı. Dövizin ve faizin sürekli değiştiği bir ortamda ticari hayatın sekteye uğradığını hatta bir çok üreticisinin geçici olarak üretim hattını durdurmak zorunda kaldığını düşünürseniz dövizin yüksek veya düşük olmasından daha önemli olan şey stabil olmasıdır.

FAİZ DÜŞÜYOR AMA ÜRETİCİ KREDİYE ULAŞAMIYOR

Alınan faiz kararlarının piyasaya neredeyse yansımadığını söylemek mümkün. Özel bankalar taksitli ve rotatif kredilerde faiz oranlarını aşağıya çekmediği gibi kredi kullandırma noktasında da çekingen davranıyor. Üretici veya tüketiciler krediye ulaşmakta problem yaşıyor. Bu çekingen davranışların sebebi ise döviz kurlarıyla parelel endişeleri taşıyor; piyasada bu konuda kısa vadede bir istikrarın ve güçlü bir duruşun sergilenemeyeceği beklentisi hakim.

PİYASA ÖNÜNÜ GÖRMEK İSTİYOR

Sürekli değişen yıl sonu döviz beklentisi, politika faizi ve reel sektör faizi arasındaki fark yatırımcıyı da üreticiyi de tedirgin ediyor. Dolayısı finansal istikrarı ön göremeyen yatırımcı ve üreticisi ticari hareketlerini yavaşlatarak kendini güvende tutmaya çalışıyor. Kur ve enflasyon seyrinin yanında politikacıların faiz konusundaki tutumları da ülkenin risk primine ve dolarizasyona olumsuz yansıyor. Tüm bunlara bakıldığında dövizin yükselmesi veya düşük olmasından daha önemli olan şeyin fiyat istikrarının sağlanması olduğu, düşük faizden ziyade özel sektör bankaları ve Merkez Bankası arasında faiz konusunda bir denge sağlanması gerektiği anlaşılıyor.

BATI KRİZ YAŞIYOR VE TÜRKİYE BUNU FIRSATA ÇEVİREBİLİR

Tüm dünyada hızla yükselen emtia ve enerji fiyatları bir çok ülkeyi Türkiye’yi etkilediğinden daha fazla etkilemiş durumda. Avrupalı bir çok üretici yükselen enerji fiyatlarıyla baş edemediği için üretimini durdurma kararı aldı. Türkiye’de yaşanılan ekonomik sıkıntılar ise Türk ekonomisinin atlatamayacağı türden bir zorluk değil. IMF’de 8 yıl görev yaptıktan sonra IFF’de şef ekonomistlik yapan Robin Brooks, Türk ekonomisinin yaşadığı süreçle ilgili iç açıcı bir yorum yaptı; “Türk Lirası şu anda olduğu gibi sert bir şekilde düştüğünde, bunun kurumsal sektör ve finansal istikrar için risk oluşturup oluşturmadığı konusunda her zaman soru alıyoruz. Hayır! Ağustos 2018'deki lira devalüasyonu çok daha büyüktü ve Türk şirketleri gayet iyi yönetti. Şimdi yine iyi idare edecekler” 


Bu yorumdan da anlaşılacağı gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti, reel sektör ve bankalarla bir bütün olarak hareket eder ve kararlarını doğru alırsa pandeminin etkisiyle oluşan küresel fırsatları daha doğru değerlendirebiliriz.

DNC Medya
DNC Medya
bilgi@haber365.com.tr
YORUM YAZ..

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Modal