Programda yaptığı konuşmaya günümüzde suyun önemini anlatarak başlayan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Bizim medeniyetimizin yaratılış düşüncesinde dört temel unsur vardır: Hava, toprak, ateş ve su. Bizim inancımıza göre suyu kirletmek, hayatı kirletmek demek. Zira su, en temel yaşam kaynağımız. Suyun olmadığı yerde ne yaşamdan ne şehirden ne de medeniyetten söz etmek mümkün olamaz. Özellikle iklim değişikliğinin en önemli etkilerinden olan kuraklık ve yeraltı sularının tükenmeye başlamasıyla su; artık, çağımızın ve geleceğin en hayati ve stratejik değeri haline geldi. Bugün sadece son 60 yılda 3 milyardan 8 milyara yükselen dünya nüfusu nedeniyle suya olan ihtiyaç her geçen gün daha da artırıyor. Vahşi tarım uygulamaları, bilinçsiz su kullanımı ve küresel israf nedeniyle su kaynaklarımız hızla azalıyor.” şeklinde konuştu.
Önümüzdeki yıllarda tüm dünyanın su kıtlığıyla karşı karşıya kalacağının altını çizen Kurum, “2030 yılına kadar su kıtlığı yüzde 40 seviyesine kadar yükselecek. Açık ve net söylüyorum, önümüzdeki 10 yıl içerisinde insanlık alemi küresel su kıtlığı ve su savaşlarıyla karşı karşıya kalabilir. Devletler arasında su krizleri bugün itibariyle yaşanıyor ve su diplomasisi gerçekten yeni dönemde de güncel konular arasındaki yerini alıyor. Gururla ifade ediyorum ki; Türkiye, kamu kurumlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, yardım örgütleriyle, üniversiteleriyle, gönül elçilerimizle bugün Afrika’da yaklaşık 10 milyon kişiye, her gün kesintisiz temiz içme suyu sağlayan tek ülke oldu. Ülke olarak her alanda olduğu gibi bu alanda da; insanlığın, mazlumların, kardeşlerimizin derdine derman olacak, yaralarını saracak adımları medeniyetimizden gelen bir vazife şuuruyla atıyoruz, atmaya da hep birlikte devam edeceğiz. Ancak üzüntüyle ifade etmeliyim ki; bu denli kullanım zenginliğine rağmen, bugün ülkemiz tatlı su kaynakları bakımından su stresi yaşayan ülkeler arasında. İklim değişikliğinin de etkisiyle kişi başına düşen yıllık su miktarımız bin 340 metreküplere kadar düştü. İşte tam da bu noktada tasarruf mekanizmalarını daha etkin, daha katılımcı hale getirmeliyiz.” ifadelerini kullandı.
Yakında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türkiye’nin önündeki 100 senelik iklim politikalarını duyuracağını söyleyen Bakan Murat Kurum, “Biz bakanlık olarak binalarımızda su israfını engellemeye yönelik gerekli düzenlemeleri yaptık. Yapı sektörümüz projelerini su depolama ve debi kontrolüne dair yaptığımız bu değişikliklere uygun bir şekilde tasarlamalı. Vatandaşlarımız da binalarında, yuvalarında bu yenilikçi sistemleri görmelidir. Milletimizden ricamız; suyumuzu korumayı milli bir mesele olarak görmeleridir. Bu görev bizim çocuklarımıza borcumuz, vatanımıza borcumuzdur. Yakında Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin önümüzdeki 100 yıllık çevre ve iklim politikalarını şekillendirecek kararlarımızı ve hedeflerimizi milletimizle paylaşacak. İnşallah bildirgenin ardından yepyeni bir dönem başlayacak, hem ülkemizin iklim dostu yeşil dönüşümünde, hem de bölgemizin geleceğinde yenilikçi, sürdürülebilir ve kalıcı adımların atılmasında öncü bir rol alacağız. Misafiri olduğumuz dünyamızı en temiz haliyle en doğal haliyle gelecek nesillerimize bırakacağız.” açıklamalarında bulundu.
Son olarak suyun Taksim’deki geçmişinden bahseden Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, “Beyoğlu, İstanbul’a suyun dağıtıldığı yer. Bugünkü Taksim Meydanı, aslında suyun taksim edildiği, bölündüğü, İstanbul’a dağıtıldığı yer. Felsefi manada abı hayat dediğimiz suyun hayatın İstanbul’a dağıtıldığı yer. Dolayısıyla suyla ilgili bir toplantının da Beyoğlu’nda olması bu anlamda manidar.” sözleriyle açıklamalarını sonlandırdı.