Haber 365
Haberlere Hızlı Erişin Son Dakika Haberleri ve Gelişmeleri Anında, Herkesten Önce Öğrenmek İçin;
Takip Et
Ankara’da Işık Savaşları
Hasan Birgül
Ankara’da Işık Savaşları
19.10.2020 Pazartesi 11:30

Geçen haftanın gündemini, bir hayli meşgul eden hadsiz ve küstah bir durum vardı.

Türkiye’de Askerî vesayet dönemlerinde şöyle bir algı vardır. Genelkurmay’ın ışığı yanıyorsa bu askeri darbe işareti demekti. Türkiye’de seçilmiş iktidarların üzerinde her zaman bir vesayet prangası olurdu. Bu eskiden askerdi. Sonra FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ oldu. Şimdi de AYM üyesi Engin Yıldırım attığı tweet.

Anayasa Mahkemesi, Eski CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun milletvekilliğinin düşürülmesi hakkında seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar vermişti. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi yeniden yargılamaya gerek olmadığına hükmetti. Bunun üzerine AYM üyesi Engin Yıldırım Twitter hesabından "Işıklar Yanıyor" açıklamasıyla Anayasa Mahkemesi'nin fotoğrafını paylaştı. Hemen ardından İçişleri Bakanlığı hesabından "Işıklarımız hiç sönmüyor" açıklamasıyla bakanlığın fotoğrafı paylaşıldı.

IŞIKLAR YANIYOR NE DEMEK?

"Işıklar yanıyor" ifadesine Türkiye askeri vesayet dönemlerinden aşinadır. Askerin siyasete müdahil olduğu dönemlerde Genelkurmay ışıklarının yanık olması, bir muhtıra hazırlığını akla getirirdi. Gazeteci Mehmet Ali Birand'ın 32. Gün belgeselinde de bu konunun işlendiği bölüm sosyal medyada "Işıklar Yanıyor" ifadesini anlatmak için yeniden gündeme tekrar geldi. Söz konusu belgeselde asker-siyaset ilişkisinin girildiği kriz dönemlerinde gözlerin Genelkurmay ışıklarına çevrildiği anlatılmıştır. Darbe mağduru olan demokrasimizde Genelkurmay’ın ışıklarının yanmasının bir anlamı vardır. Türk Siyasi Tarihi okumayanlar bunu bilmez.

Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım’ın “Işıklar yanıyor” tweet’i darbe tartışmalarını beraberinde getirdi. Çünkü Genelkurmay’da ışıklar hep darbeler için yandı. Bu paylaşımlar sonrasında gündem pimi çekilmiş bomba haline geldi. Ancak ortada da ciddi bir sorun vardı. AYM Üyesi ve Devlet Görevlisi şahıs bir anda çıkıyor ve Türk Milletinin sinir uçlarına dokunan son derece vahim bir tweet atıyor. AYM’de diyor ki beni bağlamaz. Bağlar güzel kardeşim sen o adamın istifasını istemessen seni bağlar. Türkiye Cumhuriyeti’nde öncelikle kendisini düzeltmesi gereken bir kurum varsa o da önce “Yüksek Yargıdır’’.

“Işıklar yanıyor” diyerek darbe çağrısı yapan Engin Yıldırım’ denen şahsın istifasını vererek haftaya gayet güzel başlayabilir mesela.Zerre kadar onur haysiyeti olan bir insan bunu yapar ve net  bir adım atarak istifa etmek akılcı olacaktır. Hukuktan başka bir dili olmaması gereken bir AYM mensubunun hukuku katletmenin sembolü olan bir söylemde, konuşması içler acısı ve tehlikelidir. Türkiye'ye geçmişte acılar yaşatmış müdahalelerin sloganının bir AYM üyesi tarafından kullanılmasının utanç verici bir saygısızlıktır.  Vesayet özlemi içinde olanlar unutmayalım ki hukuk adına konuşma ehliyetini ve fraksiyonunu yitirirler.

Net ve keskin bir dille bunu söylemek isterim ki; 15 Temmuz Hain Darbe Girişiminde Milletimizin, Feraseti Darbenin Işığını Söndürmüştür. Haddinizi Biliniz Kendinize Çeki Düzen Veriniz.

Bu tweet Neden diye sormak istiyorum ve merak ediyorum. Düşünüyorum diyorum ki; RT isteyecek hali yok beğeni hiç değil dikkat çekmek belki bir ihtimal. Ama bardağı taşıran son tweet hakkını kullandı diyebilirim bu hadsiz şahıs için. 2010 yılında 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sunulan ‘YÖK kontenjanından AYM’ye atanacak aday üyeler’ listesinde yer aldı. Listede, Sakarya Üniversitesi’nden Engin Yıldırım, Kocaeli Üniversitesi’nden Recep Tarı ve bugün Medeniyet Üniversitesi’nin rektörlüğünü yapan Gülfettin Çelik’in isimleri yer alıyordu. Cumhurbaşkanı Gül, üç iktisat profesörü arasından Engin Yıldırım’ı seçti. “Hayat Tesadüfleri Sever” dimi! Aynen böyle oldu.

ENGİN YILDIRIM TWİTTER HESABINI NEDEN KİLİTLEDİ?

"Işıklar yanıyor" paylaşımları darbe tedirginliği ile denklem kurulunca Anayasa Mahkemesi Engin Yıldırım Twitter hesabından "Işıklar yanıyor derken hukukun ışığını kastettim, başka ışıkları değil." diye bir tweet attı akabinde.Tepkilerin ardından iki paylaşımını da silen Engin Yıldırım Twitter hesabını kilitleyerek "Şahsi Twitter hesabımdan yaptığım paylaşımda kullandığım ibare maksadı aşan bir şekilde yorumlandı ve bundan büyük bir üzüntü duymaktayım. Gayem, AYM’nin bir hukuk ışığı olduğuna vurgu yapmaktı. Demokrasi dışı tüm oluşum, araç ve teşebbüsleri ima etmem asla söz konusu değildir." şeklinde bir açıklama yaptı. Hayatta en sevdiğim şey bir insanı salak yerine koyan insan tipidir, çok tehlikelidirler.

Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım, bir darbe imasında bulunmuş olabilir mi?

Bu sorunun cevabını hemen olayın ertesi günü köşesine taşıyan “Nedim Şener” çok güzel cevapladı. Nedim Şener yazısında; “Engin Yıldırım’ın ya da arkasını neye, kime dayadıysa o gücün kapasitesine bağlı. Ancak Engin Yıldırım fiili darbe yapabilecek bir kurumda görev yapmıyor. Görev yeri Anayasa Mahkemesi.

O yüzden attığı, “Işıklar yanıyor” mesajını ancak fotoğrafını da paylaştığı görev yaptığı yer olan Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkileri ile ilişkilendirmek mantıklı olur.” dedi.

Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasa’ya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Anayasa Mahkemesi siyasi partilerin kapatılması hakkındaki davalara bakmak, siyasi partilerin gelir kaynakları ile giderlerine ilişkin hesapları incelemek ve Anayasa ile verilen diğer görevleri yerine getirmekle de yetkili kılınmıştır.

Anayasa Mahkemesi’nin saydığım bu görev ve yetkileri ile ilgisi olabilir mi? Elbette hayır.

Mesaj aslında net bir yere verilmek isteniyordu. Hükümet kanadından verilen ilk sert cevaplar bunu göstermektedir. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin dediği gibi AYM yeniden tekrar ele alınmalıdır. Kurum olarak bireysel başvurularla ilgili ciddi problemler yaşanmaktadır. 15 Temmuz hain darbe girişimiyle bir kez daha kavramalıyız ki devletin her türlü bürokratik kademesine sızan FETÖ örneğinin bir daha yaşanmaması için alınan memurlar için güvenlik soruşturması kararına nasıl iptal derler akıl hafzalam hala almış değildir mesela.

Türkmenlere yardım götüren MİT tırlarına tezgah kuran FETÖ’cülerin verdiği bilgilerle Yayın Yönetmeni olduğu Cumhuriyet gazetesinde devletin istihbarat kurumuna ait bilgileri deşifre ederek ülke güvenliğini ciddi anlamda deşifre yapan Can Dündar’ın tutukluluk hâlinin hak ihlali olduğuna dair karar bunlar verilen kararlardan iki tanesi sadece, bu kararlar bile kurumun tekrar ele alınması için yeter.

Bu kurum ciddi bir kurumdur öyle ben bir tweet atayım, nabza göre şerbet vereyim yeri değildir. Devlet Makamının her bir organı ciddiyet ve şahsiyet ister. Yargı mensupları kararlarıyla konuşmalıdır.   Bu anlamda sosyal medya üzerinden yapılan açıklamalar, hele bir yüksek mahkeme üyesine yakışmaz. Saygıdeğer Okurlar; hatırlarsınız ki 17-25 Aralık’ta Yargıtay, bu memlekette bir girişime kalkışmıştı unutmayalım bunu, yine yargı eliyle bir şeyler yapılmaya kalkışılıyor. Bu yaşanılan vehim olayın altından çok su akar.

KARDEŞİNİN FETÖ BAĞLANTISI VAR

Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım’ın kardeşi ‘’D. Yıldırım’’ hakkında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından 2020/60525 numaralı dosya kapsamında FETÖ soruşturması dikkat çeken başka bir gelişmedir.  FETÖ’nün Bank Asya’sında 41 bin 917 liralık hesabı bulunan D. Yıldırım, hesabı M.A. isimli kişinin kullandığını söylese de hakkında soruşturma devam etmektedir. Fetö Terör Örgütü soruşturması bulunduğunu da aklımızdan çıkarmayalım.

İSTİFA ET ENGİN YILDIRIM

Hadsiz ve Küstah Yıldırım’ın en çok zarar verdiği yer çalıştığı kurum oldu. Yaşanılacak her gelişme tartışmaya açık olacaktır. Bu tartışma Yıldırım istifa edene kadar sürecektir. Lakin hiçbir AYM üyesi bu ülkeye balans ayarı vermeye kalkmasın. 27 Mayıs 1960, 12 Eylül 1980, 28 Şubat nasıl bir toplumsal soruna yol açtıysa, dört yıl önce yaşadığımız 15 Temmuz darbe girişiminin de etkisi hala Aziz Milletimizin üzerinde reaksiyonunu korumaktadır. Siz bu Aziz Milleti terbiye edecek ne bir şahıs ne de kurumsunuz. 251 şehidimizin kanları henüz kurumadı. 2 bin 193 gazimiz ise travmayı unutmadı. İhanet izleri unutulmadı.